Metrica
T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi

 PEYZAJ_AKADEMS_LOGO.jpg

Dünya; Yapısı ve koşulları itibari ile canlı yaşamı için en ideal şartları barındıran ve bu hali ile yaratıcının insanın hizmetine sunmuş olduğu en büyük hazinelerden biridir. Ruhi ve bedeni yapısı ile en güzel ve en ideal şekilde yaratılmış olan insan; imar ve ıslah eden, şekil veren, yönlendiren, kontrol altına alan gibi özellikleri ile diğer canlılardan bariz bir şekilde ayrılmakta ve bu gibi yönleri ile sorumluluk sahibi olmaktadır.

İnsan ve doğa ilişkileri, doğada var olmaya çalışan insan ve doğaya sahip olmaya çalışan insan düşüncesi çerçevesinde farklı seyirler izlemiştir. İlk insandan modern dönemin başlangıcı olarak kabul edilen 18. yüzyıl sanayi devrimine kadar ki geçen süreç insan doğa ilişkisi açısından dengelenebilir bir vaziyette seyrederken, sanayi devrimi sonrası hızla gelişen kent kültürlülük dengeyi bozarak doğa aleyhine insan eli ile ciddi tahribatların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu dönemde insan hem doğaya ve hem de kendi fıtratına yabancılaşmış ve daha fazlasına sahip olma isteği ile geri dönüşü olmayan bir mecraya evrilmiştir.  Bu dönemde üretim sürecinin farklılaşması ile birlikte kırsal yerleşim alanlarından yeni kurulan sanayii merkezlerine hızlı gelişen göçle birlikte barınma ihtiyacı had safhaya çıkmış ve pratik olan betonarme yapılar hızla çoğalmaya başlamıştır. Yeni süreç beraberinde pek çok kolaylığı getirmiş ve fakat doğa hızla tahrip edilmiş, bitki ve hayvan türleri yok olmuş, yaşamın olmazsa olmazı olan hava ve su hızlı bir şekilde kirletilmiştir.

2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 70'inin kentlerde yaşayacağı istatistiki veriler eşliğinde tahmin edildiğine göre, ekolojik dengenin sağlandığı bir büyümenin sağlanması, kent alanlarının ıslahı ve daha yaşanabilir hale getirilmesi kaçınılmaz bir çalışma olarak karşımızda durmaktadır. Kent insanının, fiziken ve ruhen yaradılış kodlarına dönmesi ancak doğa ve doğalla kuracağı dengeli bir ilişki ve çevresi ile oluşturacağı sağlıklı bir iletişim ile mümkündür.

Sağlıklı bir toplumun oluşumu; Yapay olanın ötelenerek, doğal olanın öne çıkarılması düşüncesi ile başarılabilecek bir süreçtir. Bu düşünceden hareketle yapılacak çalışmalarda yeşili önceleyen, doğal ve temiz olanı hedefleyen bir zihnin inşaası hedef alınmıştır. Yapılan çalışmalar ile geleceği korumak ve sonraki nesillerinde hakkı olan sağlıklı yaşam ortamlarını oluşturmak, insan neslinin sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bu anlamda endemik olanı yani yerli olanı önceleyen ve koruyan,  egzotik olanı yani misafir olanı hoş ve fakat ihtiyatlı karşılayan çalışmalar planlanmıştır.

Unutmayalım! Kirletmeden temiz tutmak insanlığa borcumuz, tarihe karşı sorumluluğumuzdur.